Hedy Lamarr: Hollywood yıldızı ve mühendis

Hedy Lamarr, 1914 yılında Avusturya'da doğdu ve 2000 yılında Florida'da öldü. O, Avusturya ve Amerika Birleşik Devletleri arasında çalışan bir oyuncu ve mühendis olarak tanındı. 1930'ların sonlarında Avusturya'da filmlerde oynadı ve 1940'larda Hollywood'a geçti. O, "Algılanamaz Aşk" ve "Komedyen Kraliçesi" gibi filmlerde rol aldı. Ancak, Lamarr'ın gerçekte en önemli katkısı, mühendislik alanında yaptı. Lamarr ve ortak mühendis George Antheil, 2. Dünya Savaşı sırasında, sesli komutlar yerine güvenli bir şekilde radyo sinyalleri kullanarak füzelerin kontrol edilmesi için bir sistem geliştirdi. Bu sistem, daha sonra kablosuz veri iletimi ve mobil telefon teknolojisi gibi alanlarda kullanıldı. Lamarr, 2014 yılında, "Elektronik ve Elektrik Mühendisliği"...

Astrofizikte Bir Lider: Jocelyn Bell Burnell ve Pulsarların Keşfi

Jocelyn Bell Burnell, britanyalı astrofizikçi ve profesördür. 1967 yılında, Bell Burnell, PhD çalışması sırasında, radyo gökada sinyallerini inceleyen bir radyo teleskop kullanarak, periyodik olarak tekrar eden ve hızlı bir şekilde dönen sinyalleri keşfetti. Bu sinyaller, daha sonra "pulsarlar" olarak adlandırıldı ve astrofizikte önemli bir keşif olarak kabul edildi. Bell Burnell, bu keşfi yaptığı sırada, bir doktorası öğrencisi olarak Cambridge Üniversitesi'nde çalışmaktaydı ve keşif, onun danışmanı olan Anthony Hewish tarafından yayınlandı. Hewish, 1974 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü, pulsarların keşfi için aldı, ancak Bell Burnell bu ödülü almadı. Bu durum, astrofizik camiasında tartışmalara yol açtı ve Bell Burnell'in rolünün yeterince tanınmadığı düşünüldü....

Rosalind Franklin

Rosalind Franklin, 20. yüzyılın önemli bilim adamlarından biridir. Londra'da doğdu ve Cambridge Üniversitesi'nde eğitim aldı. Kristalografi alanında uzmanlaştı ve mühendislik ve fizik eğitimi alması sayesinde, moleküler yapıların incelenmesine yönelik benzersiz bir bakış açısı geliştirdi. Franklin, 1951 yılında King's College London'da çalışmaya başladı ve burada DNA yapısının çözümü üzerine çalışmalara odaklandı. O, X-ışınları kristalografi yöntemini kullandı ve DNA molekülünün yapısını incelemek için kritik görüntüler elde etti. Özellikle, Franklin'in yaptığı "König" ve "Photo 51" görüntüleri, Watson ve Crick tarafından yapılan modelleme çalışmalarında kullanıldı ve sonunda Watson ve Crick, DNA yapısının çift helis şeklinde olduğunu ileri sürdüler. Franklin'in çalışmaları, DNA yapısının çözümüne önemli...

Evrim Kuramı: Canlıların Değişimi ve Geçmişi

Evrim, canlıların nasıl ortaya çıktığı ve nasıl değiştiği konusunu ele alan bir bilim dalıdır. Evrim, Charles Darwin ve Alfred Russel Wallace'un ortak keşfi olarak bilinir. Onların 1859 yılında yayınladıkları "The Origin of Species" (Türlerin Kökeni) adlı kitapta, evrimin temel prensibi olan seçilmişçilik (Selectionism) kuramını sunmuşlardır.Seçilmişçilik, bir canlı türünün, onun doğal ortamındaki rekabete dayanıklı olarak yaşamasını sağlamak için uyumlu özellikleri taşıdığı canlıların diğerlerinden daha yüksek olasılıkla üreme şansına sahip olduğuve bu özellikleri nesiller boyunca miras bıraktığı şeklindedir. Bu süreçte, üstün özellikleri taşıyan canlıların nesilleri diğerlerinden daha uyumlu hale gelir ve türler zamanla değişebilir.DNA üzerinde yapılan çalışmalar ve fossilden elde edilen kanıtlar,...

Big Bang Teorisi: Evrenin Yaratılışını Açıklayan Bir Teori

Big Bang teorisi, evrenin yaratılışını açıklamaya çalışan bir teoridir ve evrenin nasıl ve ne zaman yaratıldığı konusunda birçok ipucu verir. Burada, Big Bang teorisinin nasıl ortaya çıktığını ve evrenin yaratılışı hakkında ne bildiğimizi özetleyeceğim. Big Bang teorisi, evrenin yaratılışını açıklamaya çalışan ilk teori değildir. Önceki teoriler, genellikle evrenin sonsuz ve değişmez olduğunu varsayar ve bu nedenle evrenin ne zaman yaratıldığı sorusuna cevap vermezler. Big Bang teorisi ise, evrenin bir başlangıcı olduğunu ve bu başlangıçtan bu yana da genişlediğini varsayar. Big Bang teorisi, 20. yüzyılın başlarında ortaya çıktı ve ilk olarak 1927'de Georges Lemaître tarafından önerildi. Ancak, teori ilk önerildiğinde pek...

İnternette Veri İletiminde Karışma Olmaması: Paketlerin Başlıkları ve Protokoller

İnternet'te, verilerin birbirlerine karışmaması için birçok yöntem kullanılır. Örneğin, veriler paketler halinde gönderilir ve bu paketlerin her birinin bir başlık vardır. Bu başlık, paketin hangi cihaza gönderileceğini ve hangi uygulamanın bu paketi kullanacağını belirtir. Bu sayede, aynı kablodan geçen veriler birbirlerine karışmaz ve doğru cihaza ve uygulamaya ulaşır. Ayrıca, internette veri iletimi sırasında kullanılan protokoller de bu verilerin doğru bir şekilde iletilmesine yardımcı olur. Örneğin, TCP (Transmission Control Protocol) protokolü, verilerin doğru sırayla ve tam olarak iletilmesini sağlar. Bu protokol, verilerin gönderildiği cihaz (gönderen) ve verilerin alınacağı cihaz (alıcı) arasında bir bağlantı kurar ve verilerin gönderim sırasında herhangi bir hata...

Bulutların Elektrik Üretiminde Oynadığı Rol: Mevcut Mekanizmalar ve Teoriler

Bulutlar, atmosferdeki su buharı, kar ve buz parçacıklarının yoğunlaştığı yerlerdir ve elektrik üretiminde rol oynarlar. Bu noktada, bulutların elektrik üretiminde nasıl bir rol oynadığına dair birkaç farklı mekanizma vardır. Atmosferdeki nötr partiküller, elektronlarını kaybedebilirler ve bu elektronlarının bir kısmı bulutlardaki su buharı parçacıklarına geçebilir. Bu, bulutların pozitif yüklenmiş hale gelerek, elektrik yüklerinin birikmesine neden olur. Bu yük birikimi, bulutların içinde ve bulutlar arasında yüksek gerilimler oluşturur. Bu gerilimler zaman zaman, bulutların içinde ve bulutlar arasında elektrik çarpmalarına yol açabilir. Bir diğer mekanizma ise, bulutların içinde ve bulutlar arasında hava hareketlerinin oluşturduğu farklılıklar nedeniyle elektrik üretimine neden olabilir. Örneğin, bulutların içinde...

Dünya’nın eksen eğikliğinin oluşmasını sağlayan kuvvetler

Dünya'nın eksen eğikliği, Dünya'nın etrafındaki eliptik bir yörüngede dönmesi sonucu oluşur. Bu eğiklik, Dünya'nın etrafındaki gezegenler ve diğer kütleler tarafından uygulanan çekim kuvvetleri tarafından sağlanır. Özellikle, Güneş'in Dünya'ya uyguladığı çekim kuvveti, Dünya'nın eksen eğikliğini oluşturan en büyük kuvvetlerden biridir. Dünya'nın eksen eğikliği, 23,5 derece olup, bu eğiklik, Dünya'nın etrafındaki eliptik yörüngenin merkezine göre eksenin eğikliğidir. Bu eğiklik, Dünya'nın etrafındaki eliptik yörüngenin bir eksenine göre değil, merkezine göre ölçülür. Bu eğiklik, Dünya'nın etrafındaki yörüngenin merkezine göre eksenin eğikliğidir. Dünya'nın eksen eğikliği, yılın belli dönemlerinde değişir. Bu değişim, Dünya'nın etrafındaki diğer gezegenler ve kütleler tarafından uygulanan çekim kuvvetlerinin de etkisiyle olur. Bu...

Gezegenlerin Yörüngelerinde Mekanik Enerji Azalması: Newton Kanunlarının Bir Sonucu

Gezegenler, Güneş etrafında dönme hareketi yaparlar ve bu hareketleri sırasında yörüngeler üzerinde dönerler. Bu hareketler sırasında, gezegenlerin mekanik enerjileri vardır ve bu enerji, gezegenlerin kütlesine ve hızlarına göre hesaplanır. Mekanik enerji, bir cismin hareketli olduğu durumlarda sahip olduğu enerjidir. Bir gezegenin yörüngesi üzerinde dönme hareketi sırasında, gezegenin mekanik enerjisi, kütlesine göre hesaplanır. Örneğin, bir gezegenin kütlesi daha büyükse, mekanik enerjisi de daha yüksek olacaktır. Gezegenin yörüngesi üzerinde dönme hareketi sırasında, gezegenin hızı da önemlidir. Bir gezegenin hızı daha yüksekse, mekanik enerjisi de daha yüksek olacaktır. Güneş etrafında dönme hareketi sırasında ise, gezegenin mekanik enerjisi yörüngesinin yarıçapına göre hesaplanır. Yörüngenin yarıçapı...

Radyo Aygıtının Çalışma Mantığı

Radyo, elektromanyetik dalgalar aracılığıyla ses sinyallerinin iletimini sağlayan bir aygıttır. Radyo aygıtı, bir radyo vericisi tarafından yayınlanan ses sinyallerini alır ve bunları bir radyo alıcısı aracılığıyla dinleyiciye iletir. Radyo vericisi, ses sinyallerini elektromanyetik dalgalara dönüştürür ve bu dalgaları havada yayar. Radyo alıcısı ise, bu elektromanyetik dalgaları algılar ve bunları tekrar ses sinyallerine dönüştürür. Bu şekilde, radyo vericisi tarafından yayınlanan sesler dinleyici tarafından dinlenebilir. Radyo aygıtının çalışması, birkaç temel bileşenin bir arada çalışmasına dayanır. Bunlar şunlardır: Radyo vericisi: Bu, ses sinyallerini elektromanyetik dalgalara dönüştüren ve bu dalgaları yayarak dinleyicilere ulaştıran aygıttır. Radyo vericisi, bir mikrofon aracılığıyla ses sinyallerini alır ve bunları...